komik eğlenceli şaşırtıcı ilginç esrarengiz gizemli duygulu aktiviteler programlar ve daha birçoğu burada
  KOMİK YAZILAR
 

Bir Çiftin Günlüğü
  • Kadının Günlüğü
    Bugün üç yıl bitti. Onun karşısına gelinlikle çıktığım günkü kadar mutluyum.

    Tanrım, onu ne kadar seviyorum. Mükemmel bir erkek,cazibeli, yakışıklı, anlayışlı,sevecen, her şey var.

    Bugün Cumartesi,bıraktım arkadaşlarıyla eğlensin. En sevdiği yemek olan pastırmalı Kurufasulye ile pilav yapıyorum. Pişti, demleniyor.Banyo yaptım, en sevdiği kıyafeti giydim. Yemekten sonra, şöminenin karşısına bir şişe kırmızı şarapla uzanacağız.. Eve geldi sonunda. Beni öpüşü biraz soğuktu, aklı başka yerde sanki. Aman Tanrım, yoksa? Tüm cilvelerime rağmen, bana yanaşmadı. Arkadaşlarıyla ne yaptığını sordum, ağzında birşeyler Geveledi. Yemekte biraz keyfi yerine gelir gibi oldu, ama hala dalgın,hala uzak,hala kabuğuna çekilmiş.

    Herhalde ÖTEKİNİ düşünüyor.Benden genç mi acaba? İşyerindeki sarışın pazarlama temsilcisi olmasın?

    Şöminenin karşısında şarabımızı yudumlarken, artık dayanamadım "neyin var?" diye sordum. Gülümsedi, zoraki bir gülümseme, acı dolu, uzaklık dolu.. "Yok birşeyim" diye geçiştirdi.

    O gürül gürül yanan aşkın bu kadar çabuk biteceğine inanamıyorum, daha dün bana ebediyete kadar benimle olmak istediğini söylüyordu. Bugün aramızda iletişim kopukluğu başladı bile.Belki de kilo alıyorum.

    Çok mu vır vır yapıyorum? Elini tuttum. Elimi okşadı,ama eller hissiz, parmak uçları soğuk... Stepe başlasam?

    Çocuk istesem? Yalan, yalan, yalan. Kendimi kandırmaktan başka bir şey değil bunlar.

    Bitti...Bittti...Bitti. Tanrım, ölmek istiyorum. Kendimi son kez onun kollarına attım. Ağlaya ağlaya uykuya dalmışım.
  • 1500´lerde İngiltere
    Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse eskiden İngiltere’de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün.

    1500´lerde İngilterede işler şöyle yapılıyordu:

    İnsanların çoğu Haziranda evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziranda hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.

    Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. Ingilizcedeki banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın? (Don´t throw the baby out with the bath water) deyimi buradan gelmektedir.

    Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. İngilizcedeki kedi-köpek yağıyor (It´s raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.

    Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.

    Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden yapılmıştı. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır. Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı "thresh hold" (saman tutan; Türkçesi "eşik") idi.

    Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu. Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu. Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük (peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur. Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna yağ çiğnemek
    (chew the fat) adı veriliyordu.

    Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü. Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında "tabak ağzı" (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu.

    Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. İşçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı. Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile etrafına toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna "uyanma" nöbeti deniyordu.

    Ingiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı. Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti "graveyard shift" denirdi.

    Bazıları zil sayesinde kurtulur ("saved by the bell") bazıları da "ölü zilci" (dead ringer) olurdu.

    Gerçekler bunlar. Kim demiş tarih sıkıcıdır diye.
    Tiryakinin Sigara Bırakma Günlüğü
    Sevgili günlük, Bu sabah Hürriyet´in Kelebek ekinde sigarayı bırakmanın vücuda yaptığı olumlu etkileri anlatan bir haber okudum. Bu tarz haberlerden oldum olası tiksinmeme rağmen nedense coşup sigarayı bırakmaya karar verdim. Kararım kesin, sigarayı bırakıyorum. Bu kararımın vücuduma etkilerini gösteren tabloyu başucuma astım. İçimin zehirden temizlenmesini tabloya bakarak daha rahat hissedeceğim. Şimdi masanın üzerindeki dolu sigara paketini buruşturup çöpe sallıyor ve sağlıklı gürbüz bir kişi olma yolundaki ilk adımımı atıyorum.

    SEKİZİNCİ SAAT

    Sevgili günlük,
    Tabloya göre sigarayı bıraktıktan sekiz saat sonra tansiyon ve nabız normale dönüyormuş. İnanır mısın, bunu hissediyorum sanırım. Tamam, tansiyon ve nabzımın bundan sekiz saat önceki halinde de anormallik hissetmemiştim,ama normale dönmesi iyi bir şey herhalde. Coşkumu paylaşmak için Teoman´ı aradım, sigarayı bırakmama "geçici Ubeyd Korbey sendromu" adını taktı. "Oğlum" dedim, "bak tam sekiz saattir sigara içmiyorum, tansiyonum ve nabzım cillop gibi oldu".
    Bunu söyleyince kendi nabzının ve tansiyonunun da harika olduğunu söyledi, meğer sekiz saattir uyuyormuş. Yavşak işte, ben ne diyorum o ne diyor. Yalnız laf aramızda, kafama takıldı gerçekten, demek ki günde sekiz saat uyuyan bir sigara tiryakisinin tansiyonu ve nabzı da günde bir kere normalleşiyor. E peki, tansiyon ve nabız günde üç kez normale dönemeyeceğine göre benim kazancım ne bu işten? Demek ki, savaşı erken bırakmayacaksın. Yoksa Teoman itinden ne farkım kalır? Onun tansiyonu da normal, benimki de.... Neyse, bakıcaz....

    ONUNCU SAAT

    Sevgili günlük,
    Sigarayı bırakırken başlangıcın çok zor geçtiğini duymuştum. Hiç de değilmiş. Az önce yemek yedim, iştahım açılmış, yemeklerin tadını daha iyi aldım. Yıllardır ilk kez yemeğin üzerine sigara içmeyeceğim.

    ON BİRİNCİ SAAT

    Acaba azaltarak mı bıraksam? Sadece yemeklerden sonra içsem mesela? Yok yok, dayanmam lazım. Kuruyemişçiye gidip kabak çekirdeği alayım, oyalanırım.

    ON ÜÇÜNCÜ SAAT

    İki saattir aralıksız kabak çekirdeği yiyorum. Ve bir de yıldıran dejavu: "abi bu çekirdeğe elini sürünce bırakamıyorsun."

    ON DÖRDÜNCÜ SAAT

    Kabak çekirdeğini bırakınca yemekten sonrakine benzer bir sigara içme isteği uyandı. Çöpe attığım sigara paketini ararken telefon çaldı, Teomanmış. "Sağlığında yeni düzelmeler var mı?" diye sorup kahkaha attı .Vay ayı vaaay, sigarayla mücadelemde başarısız olmamı bekliyor demekki. Bu beni sinirlendirmekten çok kamçıladı. Ulan Teoman, görüşürüz bakalım. İlk işim sigara paketinin olduğu çöp torbasını evden atmak

    ON YEDİNCİ SAAT

    Sevgili günlük,
    Kendimden utanıyorum. Az önce kapıdaki çöp torbasını geri almaya karar verdim, kapıcı götürmüş. Kararsızım, sigarayı bırakanların sinirli olmaya başladığı ve kilo aldığı söyleniyor. Şişman ve sinirli biri olup Hüseyin´e benzemeyeyim sakın?

    YİRMİ DÖRDÜNCÜ SAAT

    Sevgili günlük,
    Biliyor musun, sigarayı bıraktıktan 24 saat sonra kalp krizi riski yüzde 25 azalıyormuş. Fena değil ha, ne dersin? Teoman´ı aradım az önce, sana en fazla 15 gün veriyorum dedi. Kalp krizi riskinin azalmasından sözettim, güldü. Gül bakalım Teoman efendi, gül... Gidip kabak çekirdeği alayım.

    İKİNCİ GÜN

    Sevgili günlük,
    Dün çok kötü geçti. Kuruyemişçiye gidip bir kilo kabak çekirdeği aldım. Gazeteleri çıkmadan okusaydım keşke, Hıncal Uluç köşesinin yarısını "kabak çekirdeğinin cinsel güce katkıları"na ayırmış. Allahım, ya kuruyemişçi de okumuşsa yazıyı? Ulan yüz gram al çık, bir kilo niye alıyorsun? Bundansonra o dükkanın önünden geçemem.

    ÜÇÜNCÜ GÜN

    Sevgili günlük,
    Çok güzel bir gündeyiz. Sigarayı bırakmamın üzerinden 72 saat geçti, yani sinir uçlarım bugünden itibaren yenilenmeye başlıyor. Daha da güzeli, sevgilim geliyor. Bugün biraz sinirli gibiyim, kızın yanında arıza yapmasam bari...

    DÖRDÜNCÜ GÜN

    Sevgili günlük,
    Dün ne güzel başlamıştı hatırlarsın, ama korktuğum başıma geldi ve sevgilimle kavga ettim. Her şey iyi başlamıştı halbuki. Bir ara dışarı çıktık, ben sosisli sandviç almak istedim, hanımefendi karşı çıktı. Neymiş, yürüyerek yemek yenilmezmiş. Durduk yerde kavga çıktı. Sonunda dayanamayıp karşıdaki lokantaya gittim ve patlıcan musakka söyledim. Garson tabağı getirir getirmez hatunun yanına koştum ve "yürüyerek yemek öyle yenmez böyle yenir" diyerek elimde tabak yürümeye başladım. Bir yandan da musakkayı yemeye çalışıyorum. Kız kaçmaya başladı, ben de peşinden koşuyorum. Bir ara ağzımdan köpükler çıktığını farkedince durakladım. Elimdeki tabağı çöpe atıp eve döndüm. Sevgilimin telesekreterine not bıraktım, umarım arar.

    BEŞİNCİ GÜN

    Sevgili günlük,
    Bu sabah İstikbal´den çek-yat gelecekti, öğlene kadar bekledim, ne gelen var ne giden. Birden sinirlerim tepeme çıktı, elimde odunla beklemeye başladım. Hayır, niye sözünde durmuyorsun kardeşim? Sabah dediysen sabah getir. Adamlar saat üçte geldiler, ben odunla kapıya çıkınca tedirgin olup kaçtılar. İstikbal´i arayıp siparişi iptal ettim, Seray´ı var Mobella´sı var canım, banane yani...

    ALTINCI GÜN

    Sevgili günlük,
    Sevgilim aradı, bana çok kızgın olduğunu söyleyip bir çuval zır zır yaptı. zaten ona moralim bozuk, bir de Teoman gelip karşımda fosur fosur sigara imesin mi? Dumanı suratıma üflediğinde çaktırmamaya çalışarak içime çekmeye çalıştım. Ulan özlemişim be...

    YEDİNCİ GÜN

    Sevgili günlük,
    Kabul etmem gerekir ki bugün çok sinirliydim. Gevşemek için televizyonu açıp belgesel izlemeye başladım. Discovery Channel´da Timsah Avcısı diye bir lavuk var, 10 dakika dayanamadım herife. Eline bir yılan almış, yılan çıtır çıtır ısırıyor, bu gevrek gevrek gülüyor. Neymiş, yılan zehirsizmiş.Ya arkadaşım, zehirsiz diye ne bu yani? National Geographic´I açıyorum, zürafalar var, daha iyi. Ama zürafalardan, Mary ve ailesi diye söz ediliyor. Allah belanızı versin hepinizin. Süt içip uyumaya karar veriyorum, süt şişesinin üzerine "lütfen çalkalayınız" yazmışlar. Çal-ka-la-mı-yo-rum. Mecbur muyum lan sizin şişenizi temizlemeye. Para almasını biliyorsunuz eşşoğlueşşekler sizi be! Akşam arkadaşlarla bira içmeye gittik. Buinsanlarne kadar anlayışsız var ya günlük, aklın oynar.Ulan zaten sigarasız bira içiyorum, beynim sulanmış, hala üzerime geliyorlar. Masada ideolojik hadise çıktı, dışarı kadar uzadı. Tartışma sorun değildi de "sigarayı bıraktığındanberi kilo aldın lan kocagöt" deyince dayanamayıp kafa attım Teoman´a. Yapmasam iyiydi.

    SEKİZİNCİ GÜN

    Sevgili günlük,
    Teoman arayıp bir daha benimle görüşmek istemediğini söyledi. Çok umurumdaydı lavuk. Gereken cevabı verdim zaten. Bu arada, gazetede okudum yine. Sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden bahsediyordu. Azaltarak bırakma ve marka değiştirerek bırakma maddeleri ilgimi çekti. Acaba? Ama yok yok, bu kadar dayandım, gerisini getirmek lazım.

    DOKUZUNCU GÜN

    Sevgili günlük,
    Sana ne zamandır sevgili günlük diye seslenmediğimi farkettim. Oysa sen bu dünyada beni anlayan tek varlıksın, tek dostumsun. Bugün ne oldu biliyormusun, sevgilim beni terketti. Alçak kadın, Manyaklaştığımı söyleyip ayrıldı benden. Bu arada kabak çekirdeğinin bokunu çıkardım, her tarafımda sivilce çıktı.

    ONUNCU GÜN

    Sevgili günlük,
    İki gün önce, sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden sözetmiştim. Ben iki yöntemi birleştirip hem marka değiştirdim hem de azalttım. Günde üç tane yemeklerden sonra Parliement içiyorum. O kadar zaman sonra ilk içilen sigaranın bir güzel kafası var, şaşırırısın.

    ON BİRİNCİ GÜN

    Sevgili günlük,
    Kendime bir iyilik yapıp sigarayı beşe çıkardım. Ha üç, ha beş. Eskiden günde bir paket içiyordum, şimdi beş tane içiyorum. Yine kazançlıyım yani...

    ON İKİNCİ GÜN

    Sevgili günlük,
    Bugün gazetede Amerika´da yapılan bir araştırmayla ilgili haber okudum. Habere göre günde 10 taneye kadar sigaranın çok fazla zararı yokmuş. Üstelik sigaranın markasını değiştirmekten falan da bahsedilmiyordu. Madem öyle günde 10 tane Camel içebilirim.

    ON ÜÇÜNCÜ GÜN

    Sevgili günlük,
    Sevgilimi ve Teoman´ı arayıp özür diledim. Sevgilim, bir süre daha görüşmek istemediğini söyledi. Ağzımdan köpükler çıkarken koşturduğum sahneyi unutamıyormuş. Haklı kız, bir şey söyleyemedim. Teoman aramızda geçen hadiseyi sigaraya yordu, ona göre yavaş yavaş sigara içmeye başlayınca beynim tekrar faaliyete geçmiş. Neyse barıştık ve yarın akşam buluşmaya karar verdik.

    ON DÖRDÜNCÜ GÜN

    Sevgili günlük,
    Teoman´la ocakbaşına gittik. İçtiğim sigaraları saymadım. Teoman´ın da dediği gibi, sigaranın zararlarını bilerek içiyorum, kime ne? Sana da soruyorum günlük, sana ne?

    ON BEŞİNCİ GÜN

    Sevgili günlük,
    Püfür püfür içiyorum sigaraları. Bir de, "sigaraya tekrar başlayınca ne olur" tablosu yapmaya başladım. Sevgilim de bir daha sigarayı bırakmayacağım sözünü verince geri döndü. Elveda günlük, bir daha işim olmaz seninle.

     


    Memleket Anıları
    Istiklal´in oralarda, 9-10 yaslarinda, buyuk olasilikla tinerci, iki cocukla konusuyor polis. Birisine sordu, "Nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?".
    Cocuk: "Evim filan yok, orada burada uyuyorum".
    Polis oburune dondu: "Peki sen?".
    Ikinci cocuk: "Komsuyuz!"

    Az once iş icabi Isparta´da bir musterimizi aradim. Telefonu acan kibar bayana ilgili kisinin mail adresini sordum. Hanimefendi gayet kibarca "Bizim burada internet cekmiyor" dedi.

    Cuma aksami gecenin bir yarisi Arnavutkoy´de taksi ariyordum. Fakat etrafta bir tane bile yoktu. Arabasını park etmis yemek yiyen bir taksi soforu gordum. Adama yaklasip, "Abi musait misin?" dedim. O da, "Ehliyetin var mi?" diye sordu. Taksim´e kadar taksiyi ben kullandim, o paşa paşa yemegini yedi.

    Bir arkadas anlattı. Gecenlerde Taksim´de yururken sıkışınca McDonalds´in tuvaletine girmis. Tuvaletten sonra elini kolunu sallaya sallaya restorandan cikarken elemanlardan biri arkasyndan seslenmis: "Bir gun yemege de bekleriz..."

    Izmirliler bilir, toplu tasimada Kentkart uygulamasi vardir. Karta para yuklersiniz, otobuslerde manyetik okuyucuya tutarsiniz ve okuyucu okuduguna dair sinyal sesi verir. Kentkart uygulamasinin ilk yilyidi. Yaslı ama cok tonton bir teyze elinde Kentkartla otobuse bindi. Nedense karti soforun suratina dogru tuttu(Herhalde paso gibi gosterilecek zannetti). Sofor iki-uc saniyelik saskinlik periyodunu atlattiktan sonra, "Biiiiip!" dedi. Teyze bi sey olmamis gibi gecip soforun arkasina oturdu. Otobusteki herkes kahkahalarla gulerken bense soforun zekasina hayran olmustum.

    Bir gun yolda giderken kaset satan bir dukkanin caminda aynen soyle bir yazi gormustum: "Arabalar icin cistakli muzik gelmistir."

    Çevirimiçi Kız İsteme

    Talipp:
    Slm...

    KızEvy:
    Slm... Hoş geldiniz.

    Talipp:
    MSN adresinizi oğlumdan aldım.

    KızEvy:
    Evet . Kızım söyledi. Bekliyorduk zaten

    Talipp:
    Sizin evde başka PC var mı? Hanımları da görüşmeye davet etsek

    KızEvy:
    Tabii ki. Bizim hanım online zaten. Kız da internet cafe de.

    Talipp:
    Ok...

    Kaynana34 konuşmaya katıldı

    Oğlananası konuşmaya katıldı


    Talipp:
    Hanımlar da geldi. Ben bizim oğlanı da davet ediyorum.

    ÇılgınDamat konuşmaya katıldı

    BirEvinBirkızı konuşmaya katıldı


    Oğlananası:
    Slm...

    KızEvy:
    Hoş geldiniz hanım efendi

    Kaynana34:
    Slm...

    Oğlananası:
    Hoş bulduk efendim

    ÇılgınDamat gönderiyor:

    CICEK.GIF
    Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
    Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)

    ÇılgınDamat gönderiyor:
    CIKOLATA.GIF
    Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
    Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)


    Kaynana34:
    Ay niye zahmet ettiniz? Teşekkürler.

    Talipp:
    Zahmet ne demek? Çam sakızı çoban armağanı.

    Kaynana34:
    Nasılsınız? İyi misiniz? Ben Hacer. Burcu´nun annesiyim.

    Talipp:
    İyilik elhamdülillah. Sizleri sormalı.

    KızEvy:
    İyiyiz çok şükür.

    Kaynana34:
    Sizler Mersin´denmişsiniz değil mi?

    Talipp:
    Evet efendim. Sizler de İstanbul´dan

    Kaynana34:
    Evet efendim. Biz iki yıl önce gelmiştik Mersin´e Çok güzel bir yer.

    Oğlananası:
    Güzeldir. Bekleriz bize de.

    KızEvy:
    İnşallah. Bu yaz güneyi düşünüyorduk zaten

    Oğlananası:
    Yaza kalmasın diyoruz. Beey ! Hadisene...

    Talipp:
    Efendim. Hanım haklı. Sebebi ziyaretimiz malum.

    KızEvy:
    Evet efendim. Malumumuzdur. Başımızın üstündedir. Hoş geldiniz.

    Talipp:
    Evlatlarımız net üzerinden tanışmış, kaynaşmışlar. Bize de vazifemizi yapmak düşüyor. Allah´ın emri Peygamber´in kavliyle Oğlumuz ÇılgınDamat´a kızımız BirEvinBirKızı´nı istiyoruz.

    KızEvy:
    Evet beyefendi. Sizin de belirttiğiniz gibi evlatlarımız anlaşmışlar. Eh o zaman bizlere de hayırlısını dilemek düşer.

    Oğlananası:
    Müsaitseniz eğer gelecek ay aile içinde bir nişan yapalım diyoruz.

    Kaynana34:
    Bekleriz efendim. Biz nişan için gerekli hazırlıkları yaparız. İstanbul´da kalacak yeriniz yoksa biz ağırlayabiliriz.

    Oğlananası:
    Yok. Zahmet vermeyelim. Çok kalamayız zaten. Dayımın oğlu var. Bostancı´da oturuyorlar.

    Kaynana34:
    Ayol ne zahmeti? Aşk olsun. Akraba olacağız sonuçta. Hem Bostancı çok uzak. Biz Avcılar´dayız. Yollarda perişan olursunuz. Yerimiz müsait.

    Oğlananası:
    İnşallah diyelim o zaman.

    Kaynana34:
    İnşallah efendim. Kızım! Hadisene.

    BirEvinBirKızı:
    Tamam anneee!

    BirEvinBirKızı gönderiyor:

    KAHVE.GIF
    Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
    Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)

    ÇılgınDamat gönderiyor:
    SOZYUZUGU.GIF
    Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın
    Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D)


    Talipp:
    Biz müsaadenizi isteyelim artık. Tanıştığımıza memnun oldum.

    KızEvy:
    Biz de memnun olduk efendim. Şeref verdiniz.

    Talipp:
    O şeref bize ait. Hoşça kalın efendim.

    KızEvy:
    OK . Byeee!

    Talipp:
    Bye!

    Oğlananası:
    Bye..

    Talipp konuşmadan ayrıldı

    Oğlananası konuşmadan ayrıldı


    Kaynana34:
    Bye

    BirEvinBirKızı:
    Bye

    Kaynana34 konuşmadan ayrıldı

    KızEvy konuşmadan ayrıldı


    ÇılgınDamat:
    Bye... Şişşt Burcu kız? Gitme bir yere yaw :-)

    BirEvinBirKızı:
    Hepsi gitti mi?

    ÇılgınDamat:
    Gittiler gittiler.Nasılsın aşkım? Çok heyecanlandın mı?

    BirEvinBirKızı:
    Ay! Ölüyorum zannettim :-(

    ÇılgınDamat:
    Bak çok korkuyordun. Oldu işte aşkım. Oldu :-)


    Müzik Gruplarının Eski Dilde İsimleri
    alphaville - kûy-ı elif

    the beatles - haşaratü´l hamam

    infected mushroom - mantar-ül marazziye

    iron maiden - bakire-ül (tövbe estafurullah) teneke

    bluesaint - aziz-ül mai

    queen - hanım sultan

    metallica: şirket-i hayriye

    guano apes - meymun´ül def-i hacet

    pink floyd – pembe muvakkithane

    deep purple - işkembe-i kübra

    mor ve ötesi - eflatun vü berisi

    50 cent - 50 akçe

    sugababes - sübyan-ı şeker

    cranberries - kıran beri iz

    spice girls - baharadül avrad

    massive attack- el hücum

    metallica - kalay-ı hümayun

    red hot chili pePpers - densiz beynamaz nebat

    hepsi - topyek´un

    mfö - Malumat-ı Füruş Örfen

    destiny´s child - velet-ül mukadderat

    abba - elifbabaelif

    bulutsuzluk özlemi - el insaf ya nejad

    alcatrazz - mekan-i zindan

    manga - cüdded-ü aksa-i şark

    kim bunlar - merak-ül beşer

    Abi, Kız Kardeş Diyalogları
    - aabiii, burda cips vardı nooldu..?
    - yedim.
    - e burda kurabiyeler vardı..?
    - onlarıda yedim.
    - yaa kolayı nereye koyduun?
    - içtim.
    - boşanda semerini yebe yuh! burda yarım bi çukulata var yiyorum ona göre
    - yiyemezsinkiii yaladım ben onu
    ------------------------------------------------------
    - abi çay bardakları nerdee...?
    - ulan bide evin kızı olucaksın, hayret bişey yaa!!!
    - ya söylesenee..
    - tuvalete bak rezarvuarı içindeydi enson
    - e hani yok burdaa..
    ------------------------------------------------------
    - abi ojemi gördünmüü..
    - ben sürüyorum şindi bidakka. kurusun rütuş yapıp vericem manyakmısın kızım sen ne biliym ben senin ojeni...!
    ------------------------------------------------------
    - ya abii fırın nasıl açılıyodu???
    - açıl susam açıl diyosun açılıyo.
    ------------------------------------------------------
    - saçımı kestirdim baak nasıl olmuş
    - g.t üme benzemişsin.
    - yaa anne g.t üme benzemişsin diyoo
    - öyle mi dedim pardon g.t üme hakaret etmişim..
    - ya annneeee!
    ------------------------------------------------------
    - baak kaşlarımı aldırdım nasıl olmuuş
    - yuh alna baak atatürk hava limanı gibi
    - böhüüüü
    ------------------------------------------------------
    - ciyaaak örümceekkkk anneciimm!
    - spidermanın posterini odana asarsın ama.
    ------------------------------------------------------
    - abi saç kurutma makinesini gördünmüüüü
    - valla tost makinesiyle sevişiyodu enson.
    - bikerede doğru cevap ver bee
    - tamam be yedim.
    - bak buna inanırım işte.
    ------------------------------------------------------
    - kimdi o ?
    -
    kim kimdi?
    - arayan
    - ne zaman?
    - demin telefonda konustugun kimdi diyorum lafi dolastirma
    - osman
    - hmm. osman senin 1.90´a 90 bi abin oldugunu bilio mu?
    - ee bilmese de olur bence
    - hmm.
    ------------------------------------------------------
    - biricik kardesim benim dunyanin en guzel kizkardesi cinimm..
    - param yok, su getiremem, bakkala gidemem ders calisiom
    - allah cezani vermesin ben istemesem seni yapmiyolardi ama
    ------------------------------------------------------
    - kalk yemek isit bana hadi kos kos kos firla
    - ya bi gun de kendin yap bi isini ya, allahim neydi gunahim
    - ne? yarin gece cikmak istemio musun?
    - dolma mi tavuk pilav mi?
    ------------------------------------------------------
    - kız git bana hede hodo al getir bakkaldan
    - getirmem
    - getir lan
    - getirmem kendin al
    - doverim
    - dovemezsin
    - doverim
    - dovemezsin
    - gidiklarim
    - hangi bakkal demistin abi

    Komik Olaylar...
    Olay ODTÜ´de geçiyor... Dişarda bahar havasi; amfide kalkülüs dersi, hem de ingilizce. insanlar seçimlerini doğru yönde kullanmiş olacaklar ki 100 kişilik siniftan anca 15-20 kişi var içerde, onlar da kâat falan oynuyolar. Bi tek en önde bi kizcaaz dersi dinliyo. Aklina bişey takiliyo hocaya ingilizce soruyo şurdaki nevaleyi tekrar anlatir misiniz diye... Hoca eyvallah diyo, dönüyo, başliyo bütün konuyu yeniden, ama bu sefer Türkçe anlatmaya. Bitiriyo, kiza dönüyo,simdi anladin mi diye soruyo. Kizdan gelen cevap yarim yamalak bi Türkçeyle "Ama hocam siz Türkçe anlatiyor ben anlamadi." Hoca dumur, amfi yerlerde...
    -------------------------------------------------------------
    Belediye Başkani
    Devlet tiyatrosundan bi arkadaş, bi oyun için mi ne artik, Akçaabat´a gitmiş. Ekip olarak şehir merkezine gelmişler. Kafalarini kaldirinca koca bir bez afiş görmüşler. Şöyle yaziyo:
    Ben de sporcunun zeki, çevik ve ahlakli olanini severim.
    AKÇAABAT BELEDIYE BASKANI
    -------------------------------------------------------------
    Helikopterdeki Adam
    Uludağ üniversitesi bahar şenliklerinde geçiyo olay. Kalabaliktan uzak bir fakültenin yakinlarindaydik. 100 metre ileriye bir helikopter indi. Aletten biri eğilerek indi ve bir talebeye yaklaşti. Takriben 1 dakika konuştuktan sonra adam helikoptere bindi ve tekrar havalandilar. Biz biraz şaşirdik nooluyo diye ama esas bomba o talebeye adamin ne sorduunu sorduğumuzda inmişti beynimize. Adam adres sormuş.
    -------------------------------------------------------------
    Hizmet bi yere kadar
    Bodrum´da veya Datça´da küçük bi lokantanin caminda "23 saat açiğiz" yaziyodu ) Hizmet hizmet bi yere kadar di mi, biraz da kendimize zaman ayiralim.
    -------------------------------------------------------------
    Kampanya
    izmir konakta bi köfteci gördüm adam tezgahini açmiş çiğ köfte satiyor. Kocaman da bi tabelasi var önünde fiyatlarin yazdiği... Aynen iletiyorum: Kampanya ...
    TANE: 125 bin
    2 TANE 300 bin
    -------------------------------------------------------------
    Çaycinin prensibi
    Abi çaycinin prensibi olur mu, demeyin. Bizim çaycinin cama yazdiği yazilar bunlar: 1. Sicak çay 150.000.TL. 2. Saat beşten sonra çay yoktur, israrci olmayiniz. 3. Tek çay için yukari çikamam gelip kendiniz alin.
    -------------------------------------------------------------
    Türk Şoförü
    Bir gün Bakirköy-Taksim dolmuşuna binmiştim. Aracin ön konsoluna harfli sticker´larla şunlar yazilmişti: TÜRK ŞOFÖRÜ EN iÇTEN DUYGULARIN iNSANIDIR. E, ne var ki bunda, demeyin;
    devamini okuyun:
    KEMAL ATATÜRK !!
    -------------------------------------------------------------
    Kizlar Tuvaletinde
    Fikra gibi olay, olay bir okulun kizlar tuvaletinde geçiyor. Kizlar dudaklarina ruj sürüp tuvaletin aynasini öpüyorlar. Tabi akşama kadar ayna dudak figürleri içinde kaliyor. Hademe temizliyor ama nafile. Ertesi akşam yine ayni dert. Hademe bakiyor ki bu işin biteceği yok, müdüre haber veriyor. Müdür hademeyle konuşuyor ve kiz öğrencileri öğle teneffüsünde tuvalete çağiriyorlar. Müdür başliyor konuşmaya: - Bakin kizlar, siz böyle yapiyorsunuz ama bunu temizlemek bizim hademeye çok zor geliyor. isterseniz bir temizlesin de görün. Hademe, daha önceden anlaştiklari gibi uzun sapli firçayi aliyor, içerdeki tuvaletlerden birine giriyor, deliğe daldirip aynayi temizliyor. O günden sonra o okulun kizlar tuvaletindeki aynalarda bir dudak izine rastlayan olmuyor.

    Televizyon Tarihimizin Unutulmazları...
  • Güner Ümit´in kadın kılığında Turnike sunması...
  • Fatma Girik´in Söz Fato´da programında ilk tükürüşü...
  • Medyum Memiş´in Medyum Keto´ya giriştiği saniyeler...
  • Yıldo´nun Süpermen kılığında Turnike sunması...
  • Sadettin Teksoy´un kutuplarda kıbleyi arayıp namaz kılması...
  • Kaan Yakuphan´in haber sunduğu sırada arkasında bulunan dev panonun kafasına inmesi...
  • Tolga Gariboglu´nun Hugo yarışmacısı küçük bir çocuktan küfür yemesi... ( Hugo´nun ... şeklinde:D )
  • Sevda Demirel´in Hande Ataizi´ne tokatla dalması...
  • Kenan Erçetingöz´ün Magazin Forever tanıtımında Cartel üyelerinin arasına dalıp rap yapması...
  • Reha Muhtar´ın tavanda yürüyen sirk cambazı ile konuşurken ekranda kendi görüntüsünü ters çevirtmesi ve röportajı bas aşağı yapması...
  • Mahsun Kırmızıgül ile Seda Sayan´ın Reha Muhtar´la Show Haber´e telefonla bağlanmaları ve yaklaşık 3 saat boyunca "sen beni sevdin, ben seni sevmedim..." geyiklerini tüm Türkiye´ye canlı dinletmeleri...
  • Defne Samyeli´nin gece haberlerini sunarken (1998), "oyuncak pandayla uçak kaçırma" olayında telefon bağlantısı yapıp "Panda canlı mıydı efendim?" diye sorması...
  • Atilla Taş´ın David Copperfield´in "sahneden kaybolma" gösterisine katılıp, Copperfield´e türlü türlü laflar sokması ve oyunun hilelerini nedensiz bir şekilde milyonlara açıklaması...
  • Ümit Aktan´ın Japonya´ya gitmediği halde Cunda´daki yazlığından maç anlatması... (Not: Bu bir iddiaydı, olayın içyüzünü bir tek Ümit Aktan bilebilir...)
  • Yıllar önce Hülya Avşar´ın Özcan Deniz´e ´´Askerde cinsellik ihtiyacınızı nasıl gideriyordunuz?´´ diye sorması ve Özcan Deniz´in ´´Senin resimlerinle hallediyorduk´´ diye cevap vermesi...
  • Ece Erken´in şarkıcı Kader´i konuk ettiği bir programda, onu Sezen Aksu´nun "Kader, kahpe kader ağlarını ördün mü..." şarkısıyla çağırması. Kader´in canlı yayında darmadağın olması, ve uzun bir süre kendini toparlayamaması...
  • Zekeriya Beyaz´ın Ceviz Kabuğu´nda otelde porno film izlemesi hadisesine, "ne yaptıklarını anlamaya çalışıyordum" seklindeki cevap vermesi ve akabinde gelişen olaylar zinciri...
  • Kumkapı Cinayeti´nde öldürülen adamın karısının (Emine) karate dersinde hocasının, basındaki elma yerine kulağına "lönk!" diye indirdiği tekme
  • Sabah Şekerleri programını arayan Mehmet Ali Erbil´in konuk şarkıcıdan "Hani kızımız olacaktı..." adli şarkıyı istemesi ve sunucu Özlem Yıldız´ın duygulanıp hüngür hüngür ağlaması...
  • Ali Sami Alkış´ın, Ahmet Çakar ile sağlam kapışıp bir sonraki programda O´na "Bana, senden köpekler gibi özür diliyorum demedin mi?" diye sorması..
  • Milli Takım´ın kaybettiği bir maçtan sonra Amigo Orhan´ın stadın içinde sinsi sinsi bekleyip zamanın teknik direktörü Mustafa Denizli´ye uçarak kafa atması.
  • Erman Toroğlu´nun "Kale Arkası" programında stüdyoya boylu boyunca kale çizgisi niyetine tuvalet kağıdı serip oluşan o ilginç ortamda dakikalarca yorum yapması...
  • TRT Hava Durumu spikeri rahmetli Ersin imer´in "Donsuz Geceler" temennisinden sonra ekranlara veda etmek zorunda kalması...
  • Türk-Japon haftasında Habertürk´te program hazırlayan Meriç KöyatasI ve Şener Üşümezsoy´un ekrana çıkardıkları Japonlarla geleneksel Japon halk dansı yapmaları, ardından da hep birlikte tekno müzik eşliğinde trencilik oynamaları...
  • Turgut Özal´ın "İcraatın İçinden" programında ilk kez "Tak bir kaset de havamızı bulalım Semra hanım..." demesi...
  • İsmail Türüt´ün "Sıkı Dostlar" programında kendini kelebek sanarak cam sehpaya oturmak suretiyle sehpanın bütün yayın hayatına son vermesi...
  • Rahmetli Sakıp Sabancı´nın kucağına bir hindi alıp "vak vak vak" seklinde sesler çıkarması...
  • Jülide Ateş´in sunduğu "Hop Terelelli" adlı yarışmada, yarışmacının "Bir ülkeyi temsil eden değerli umaş parçası?" sorusuna "İngiliz kumaşı!" diye cevap vermesi, Jülide Ateş´in bu cevap üstüne gülme krizine girip, 2 reklam arası verilmesine rağmen kendine gelememesi...
  • O zamanlar Galatasaray başkanı olan Ali Tanrıyar´ın bir şampiyonluk sonrası İlker Yasin´in uzattığı mikrofona "Galatasaray´ı sevmeyen ölsün!" demesi, İlker Yasin´in durumu idare etmek için "heyecandan dedi yanlış anlamayın" deyip renkten renge girmesi...
  • Kompela´nın yarım yamalak Türkçe´siyle canlı yayında "Bana p...venk diyo!" diye bağırması...
  • Prof. Mindikoglu´nun cinsiyet değiştirme ameliyatları ile ilgili katıldığı programda TRT stüdyosunu terk etmesi...
  • Bir Kral Tv vj´inin canlı telefon bağlantısı yaptığı izleyiciye "Nasılız? Bomba gibiyiz değil mi?" seklinde bir soru sorması, ardından izleyici sahsın "Bomba kıçında patlasın!" lafını yapıştırması, vj´in 5 saniye dilinin tutulması...
  • Sevki Yılmaz´ın ele geçirilen kasetlerinde kriz geçirerek kendisine "komple" kurulduğunu iddia etmesi... (Bizim "Komple Teorileri"nin de isim babasidir!)
  • Ceviz Kabuğu´ndan görüsü alınmak üzere aranan kişinin Çiçek Pasajı´nda alem yapmaktayken canlı yayına katılması...
  • Osman Durmuş´un mektup ile gelen şarbon tehlikesine karşı halkı bilgilendirmesi ve "aha işte bele açarsan bulaşır!.." diyerek mektubu paramparça etmesi...
  • Euro96 eleme maçlarında milli takımın İsviçre´ye attığı golden sonra İlker Yasin´in "Şapka çıkartacaksınız sapkaaa!!!" diye bağırması...
  • Şahane Pazar´da su altında nefes tutma yarışmasına katılan adamın boğulma tehlikesi geçirmesi ve bu süre boyunca herkesin "vay be adam rekoru ikiye katladı" deyip adama övgüler yağdırması...
  • Bülent Karpat´ın "Hop Terelelli Tek Soruda 250" isimli yarışmada "Star öyle verir böyle verir, kazandırır..." diye naralar attıktan sonra elindeki telefonla canlı yayında Noter Nihat yerine bir vatandaşı araması ve vatandasın Karpat´ı bayağı bir dinledikten sonra "ne diyon kardeşim burası ev!" demesi...
  • Hakkı Bulut´un acısız arabeski tanıtmak için yaptığı program ve TRT yöneticilerinin girdikleri türlü türlü şekiller...
  • Telegol programında Ahmet Çakar´ın "Beşiktaş hakkında birileri bir şeylerin olması için düğmeye basıyor" lafından bir hafta sonra Reha Muhtar´ın programa katılması ve yanında bir buton getirip Ahmet Çakar´la "lütfen düğmeye basar misiniz" diye alay etmesi. Ahmet Çakar´in "soytarılığı bırakın!" diye çıkışması...
  • Kibariye´nin annesi ile meşhur "sofeöerrrr-sofeöerrrr" röportaji...
  • Levent Kırca´nın açliık grevine başlaması, ertesi gün vazgeçmesi...
  • Ali Sami Alkış´ın bir futbolcu için "Turgay Seren´i koysan daha iyi oynar" demesi üzerine Turgay Seren´in "yok ebenin.....!" seklinde karşılık vermesi...
  • Telegol programında, yorumcu Zekeriya Alp´in reklam arasında fenalaşarak hastaneye kaldırılmasının ardından Güntekin Onay ve Ziya Şengül´ün gülme krizine girmeleri...
  • Reha Muhtar´ın efsanevi falcılar programında alkollü olduğuna dair iddialar üzerine 1 hafta sonraki programında canlı yayında alkol kontrolü yaptırması...
  • Adının "Fenasi", soyadının "Kerim" olduğunu söyleyen şahsin Yildo´nun canlı yayınına telefonla bağlanması. Yildo´nun olaya, adamın adini ve soyadını birkaç kez söyledikten sonra uyanması...
  • Cem Özer´in programında Nara isimli bir kadının şiir okurken soyunması...
  • Tarkan´ın kendisi ile röportaj yapan Savaş Ay´a canlı yayında "çisim geldi!" deyip çekip gitmesi...
  • Kanal 6´nin Ceviz Kabuğu´nun canlı yayını esnasında "Hulki Cevizoglu´nun kanalımızla artık hiçbir ilgisi bulunmamaktadır!" seklinde altyazı geçmesi... Milliyet-- Alper Mestçi - Hüseyin Özcan

  • Asrın Aşk Şiiri
    Yaşanılanları Kontrol-S ile kaydedip,
    Kontrol-Z ile geri yaşıyorum
    Ben sevdamı download edip masaüstüne alıyorum.
    En çokta ekranı kapladığın o anı özlüyorum

    Italik yürüyüşlüm, Bold bakışlı sevdiğim...
    Öyle bir halt yedim ki, sakın affetme beni

    Simge durumuna küçült, saatlerce beklet beni
    Tüm sistemlerimi çökert, Ziple sıkıştır ve parçala
    Alt F4 ile kapat, Shift ile değiştir beni
    Kedinin mousela oynadığı gibi oyna,
    Manzaralı mouse pedinde gezdir beni
    Yeni bir pencere açalım ve unutalım her şey
    i Geri dönüşüm kutusuna gönderelim maziyi
    Kısa yol oluştur fazla bekletme bu seveni
    En çok Flash Animasyonlu halini özlüyorum
    PC görünüşlü, Mac duruşlu sevdiğim
    Kalpten kalbe bağlantım bağlantısı yapılır

    Kapanır kapılar, ağa oturum açılır
    Sevdamız monitöre saniyelerle yazılır
    Disconnect olursam beni yine arar mısın?
    Masaüstünde bulamazsan belgelerime bakar mısın?
    Yokluğunda erişim paketi teselli olmasa da

    Değişiklikleri kaydedip, yeniden bağlanır mısın?

    Tabu Diyalogları
    Kelime: Dip
    - Zıkkımın … neyi deriz???
    - Zıkkımın kökü..
    - Zıkkımın Kökünün kökünü al!
    - Hıımm.. Zık!!?
    - Hönk?!! (Topluluk Kopar)

    Kelime: Çiçek
    - Burnunla ne yaparsin?
    - Karıştırırım
    - Puuahhaa

    Kelime: Gardiyan
    - Ya hani kapalı bi mekanda çalışıyorlar
    - Bekçi
    - Ya hayır ya, hani herkes korkar bunlardan
    - Patron, müfettiş
    - Ya geri zekalı mısınız bee,... Hani düdükleri vardır?
    - Antrenor?? Hakeemmm??
    - Ulen öküz herifler
    - Sen kime öküz diyon ya......

    Kelime: İstiklal Marşı
    Anlatan(kız):
    - Yaaa.. hani bizim için çok önemli en önemli şeylerden biri..
    Cevaplayan(erkek):
    - Bekaret?!

    Kelime : Sanatçı
    - Hani bööle Tarkan gibi bisi...
    - **** !!
    - Ayy çok hayvansın murat..

    Kelime: Kokteyl
    - Bazıları evlenmeden önce verir
    - !!!???

    Kelime: Bodur
    - Akdeniz’in bitki örtüsü nasıldır?
    - Maki
    - Peki nasıldır yani?
    - Kışlar ılık ve yağmurlu...
    - Puhahaha...!?!

    Kelime: Kafeinsiz Kahve
    (Son saniyeler)
    - Yuhhh be, bunu nasıl anlatacam. pas.
    (Zaman biter)
    - Kelime neydi?
    - Kefensiz kahpe...
    - Neeee???
    - Pardon,.. kefensiz kahve...
    (Digerleri karta bakar, grup kopar)

    Kelime: Dergah
    - Hani böyle insanlar ulvi bir amaç için bir araya gelir aynı mekanda
    - Satanist ayinleri
    - Çarpılırsın valla
    - Ha tamam trafo
    - Ohaa.. ( Topluluk iptal )

    Kelime: Telepati
    - Hepimizde var çalar ya da hani izleriz biz bunu, hatta aynı başlayan bi program var iğrenç falan......
    - Telefon televizyon televole tele?
    - Tamam, ... bi de kedilerin ayağina ne denir; kes birleştir onları...
    - Volepati?
    - Yuhhh!!

    Kelime: Uçak
    - Havada uçar ya..
    - Leylek
    - Yok bunun kanatları var
    - Ulen leyleğin yok mu?

    Kelime: Kabarmak
    - Abi, şimdi maddeler ısınınca nolur
    - Genleşir
    - Ha tamam, şimdi pasta yapmak için ne lazım
    - Krema
    - Başka, pastanın eski hali ne oluyo
    - Kek
    - Tamam, simdi annen kek yapıyo, diyo ki bu kek artik "bisey oldu,...alıyım " diyo... Ne der orda, genleşme anlamına geliyo
    - Genleşti
    - Hayır lann,... Genleşti anlamına geliyo...
    - Eeee genleşti işte
    - Ulan senin anan bu kek genleşti artık alıp yiyelim mi diyo
    5 sn sessizlik…
    - Eveet...
    - Ben oynamıyom bunla yaa...

    Kelime: Yoyo
    - Ya simdi hani böyle var ya... Hani böyle aşağı yukarı sallarlar... Bi dakka ya, ben burda anlatırken sen benim telefonumu mu karıştırıyosun!!!!!
    - yoooo
    - Hahhh şimdi alın bu heceyi ikiyle çarpın!
    - Yo-yoooo!!!!!
    - Aferim lannn...

    Kelime: Horoz
    - Hani abi gece yatarız, sonra dalarız... yaniiii, nasıl anlatsam...
    - Rüya mı abi?
    - Yok değil... Hani sonra işe gitmeniz gerekir..
    - Uyanırız..
    - Hahhhh,... Nasıl uyanırız abi.???
    - Telaşla uyanırız, geç kalmışızdır, alarmla uyanırız..... Sürer gider bu.
    (Uzun sure sessiz kalır, kasılır eleman.....)
    - Amannnn ne kasıyorum ya,... Civcivin babası!!
    . - Horozzzzz!.
    - Tam isabet..

    Kelime : Uyurgezer
    Kız : Bak hani ben gece yataktan kalkıyorum dolaşıyorum, yemek yiyorum, ama naap´tığımı bilmiyorum filan.
    Erkek : (Suratına bakarak) Ohaa! obez!!!
    (Topluluk : mu-hah-ha-ha)
    Kız : İğrençsin,... konuşmuyorum..

    Kelime : 1 Nisan
    - Abi, 31 Mart´tan sonra ne gelir ?
    - 32 Mart
    - Harbiden bravo yani... Senin gibi lama´dan başka cevap beklenemezdi zaten..

    Kelime : Cin Tonik
    - İnle kim top oynar?
    - Ciinnn!
    - Yanında ne iyi gider?
    - Toniiik!

    Kelime : Sümüklü Böcek
    - Hani bi hayvan var spiral şeklinde bi kabuğu var.
    - Salyangoz
    - Hah ona cok benziyo. Ama sen nezle olunca ne akar burnundan
    - Sümük
    - Evet evet bu salyangoz benzeri hayvanda bundan var
    - Nası yani hayvanın sümüğü mü var?
    - Evet. karafatma nedir?
    - Hamamböceği
    - Hah 2. kelimeyi kes
    - Böc
    - Yok yok kelimenin tamamı
    - Hamamböc
    - Allah belanı…

    Kelime : Vazelin
    - Hani abi böle yüzüne de sürersin kıçına da sürersin?....
    - Vazelin!!!!!! Holeeeeyyy

    Kelime : Beşik
    - Hani alttan titretiyosun yavruyu?
    - ??!!!!

    Kadınlar Kaça Ayrılır?
  • HARD-DISK tipi kadın:
    Her şeyi hafızasında saklar.
  • RAM tipi kadın :
    İşiniz bittiği anda sizi de unutur.
  • WINDOWS tipi kadın:
    Herkes hiçbir şeyi doğru dürüst yapamadığını bilse de kimse onsuz yaşayamaz.
  • EXCEL tipi kadın:
    Söylendiğine göre bir çok kabiliyeti olmasına rağmen bir çok kimse basit ihtiyaçlar için kullanır.
  • SCREENSAVER tipi kadın :
    Eğlendirmekten başka hiçbir işe yaramaz.
  • INTERNET tipi kadın :
    Erişilmesi zorlu olan tiptir.
  • SERVER tipi kadın :
    İhtiyacınız olduğundan her zaman meşguldür.
  • MULTIMEDIA tipi kadın :
    Korkunç şeylerin güzel gözükmesini saglar.
  • E-MAIL tipi kadın :
    Her 10 sözünden 8´i anlamsızdır.
  • VIRUS tipi kadın :
    Bir başka ismi de "Eş" tir. Hiç beklemediğiniz bir anda gelir kendisini yerleştirir ve kaynaklarınızı kullanmaya başlar. Kurtulmaya çalıştığınızda kesin bir şeyler kaybedersiniz eğer kurtulmazsanız her şeyinizi kaybedersiniz

  • dindersi notları
    - Çocuklar, kıyamet cuma günü şafak vaktinde olacaktır.
    - Ama hocam nereye göre şafak vakti? Bizde şafak vaktiyken diğer tarafta gece oluyor..
    - Numaran kaçtı senin?
    - Ne oldu ki hocam?
    - Çok güzel soru sordun 5 vericem..Cevabını bende bilmiyorum.

    - Arapça bilenler el kaldırsın...(sadece 1 kişi el kaldırır...)
    - Afferim kızım Ayşeeee... Siz niye bilmiyonuz? Nasıl dua ediyonuzzz?
    - Hocam ben Türkçe dua ediyorum.
    - Olmaazzz! Arapça edicen! Türkçe kabul olmaaazzz!
    - Niye hocam, Allah Türkçe bilmiyo mu?
    - Haaşaaaa! Sümmee haaaaşaaaa!!!

    - Çocuklar Ahiret Gününde bütün herkes tartılacak, sevapları, günahlarından fazla olanlar Sırat köprüsünden geçerek Cennete ulaşacak
    - Hocam nasıl bir şey o Sırat köprüsü?
    - Kıl gibi ince kılıç gibi keskin
    - Eee nasıl geçiyoruz ki biz oradan hocam? Ayağımız acır, duramayız üstünde.. Denge diye bir şey var herkes cehenneme düşer valla böyle hocam.
    - Sevabı fazla olanlara o köprü böyle otoban gibi geniş gelecek
    - Eee hocam sevabı fazla olanlar geçecekse kıldan köprüye otobana ne gerek var? Allah sevabı çok olana geç desin, geçsin, az olana Cehenneme git desin, gitsin… Sanki itiraz mı edicez...
    - Sus eşşek sıpası aklın ermez senin Allah´ ın işine, tövbe sümme haşaaa, tööbeee..

    - Bu evren, bu kuşlar, bu böcekler çicekler, hepsi yüce Rab’bimizin bizlere birer armağanıdır.. Kendi vücudunuza bir bakın.. Bu mükemmeliyeti başka kim yapabilirdi ki? Mesela gözlerimiz.. Yüzümüzde, yani ona en uygun yerde.. Gözlerimiz diz kapaklarımızda olsaydı ne kadar çirkin olurdu değil mi?
    - İtirazım vaaaaaaaar!...
    - Söyle çocuğum!
    - Eğer gözlerimiz diz kapaklarımızda olsaydı değşsen hiçbir şey olmazdı, Çünkü herkesin gözleri diz kapaklarında olurdu, o zaman da siz ´´çocuklarım, gözlerimiz yüzümüzde olsaydı ne kadar çirkin olurdu" derdiniz, ben de yine “itirazim vaaaar!..” derdim..

    - O derse aldığım kedi yavrusu sınıfta gezerken hoca: “kim soktu bu mendebur hayvanı sınıfa?” diye bağırdı..
    - Beeen. ama hocam o da Allah’ın yarattığı bir varlık değil mi? Yazık...
    - Eeee tabi, o da Allah-ı teala´nın yarattığı bir mahluk… Hem peygamber efendimiz de severmiş. Ay pek de sevimli kerata...
    - Peygamberimiz Hazreti Muhammed salallahu aleyhi vesellem de iftarını hurma ile açarmış...
    - Hocam, Mekke´ de iskender kebap mı vardı ki, onunla açssn?
    - Sus! terbiyesiz, zındık, kafir!....

    - Çocuklarım eğer Dünya Güneşe 1 cm. yakın olsaydı her yer erir, eğer 1 cm uzak olsaydı her taraf donar ve yaşayamazdık.... Allah´ın olduğunu bundan anlayabiliriz.
    - Eee iyi de hocam Dünya Güneşe 18 ocakta yakınlaşır 21 Haziranda da uzaklaşır.. Hem de 1 cm değil yaklaşık 2 milyon kilometre... Eeee hiçbir şey olmuyor...
    - İşte bu da Allah ´ın bir mucizesidir evladım... Otur.. Laubali, ukala...
    Önemli Not: Bu notu bazı ziyaretçilerimizden gelen olumsuz tepkiler üzerine koymak ihtiyacı duyduk. Burada tiye alınan kesinlikle din hatta islam kavramı değildir. Burada tiye alınan günümüz din adamlarının yetersizliği ve sorular karşısında bu yetersizliklerini belli etmeme çabalarıdır

    Ah Şu Rizeliler!
    Kıvrak zekalı Karadeniz insanı, gerek yorumlarıyla, gerek başlarına gelen olaylara getirdikleri pratik çözümlerle, mizahçılara taş çıkartıyor.

    Hepsi gerçek
    Kıvrak zekalı Karadeniz insanı, gerek yorumlarıyla, gerek başlarına gelen olaylara getirdikleri pratik çözümlerle, mizahçılara taş çıkartıyor. Fatih Sultan Kar´ın hazırladığı Yaşanmış Rize Fıkraları kitabında yer alan ilginç olaylar, duyanları kahkahaya boğuyor. İşte, fıkra gibi gerçeklerden bazıları...

  • * Rize eski Milletvekili Fuat Sirmen, bir gün TBMM´de yaptığı bir konuşmada, ´´Milletvekillerinin yarısı aptaldır´´ deyince Meclis´te milletvekillerinin tepkisini çekmiş. Tepkiler üzerine tekrar söz alan Sirmen, kürsüye çıkarak bu kez ´´Meclis´tekilerin yarısı akıllıdır´´ demiş.
  • * Rizeli Turgay Civelek, aldığı 30 kiloluk buzağıyı, evinin altındaki ahırda beslemeye başlamış. Aradan 14 ay geçtikten sonra 30 kiloluk buzağı tam 240 kiloluk bir boğa olmuş. Talihsiz boğa, ahırda mahsur kalmış.
  • * Rize Belediyesi´ne ait 100. Yıl Parkı´nın havuzundaki sazan balıkları, sarhoşlar tarafından çalınıp yenilmiş. Bunun üzerine dönemin ANAP´lı Belediye Başkanı Hızır Hop, telsizle Park ve Bahçeler Müdürü´ne, ´´Sazanları yediler, parktaki kazları koruma altına alalım´´ diye seslenmiş.
  • * Rizeli Tahsin Tuzcu at yarışına çok meraklıymış. Kaybedince, ´´Burun farkıyla kaybettim´´ dermiş. Bir gün eşi dayanamamış ve ´´Oy senin burnuna ne diyeyim. Uzun burunlu bir at bul´´ diye sitem etmiş.
  • * Rize eski Belediye Başkanı Ekrem Orhon, dönemin valisi ile gezintiye çıkmış. Vali sohbet sırasında, eşini kaybeden Orhon´a ´´Üzülme, sana anamı veririm. Onunla evlenirsin´´ diye takılmış. Üzüntülü başkan da valiye, ´´Ananı almak bir şey değil de, koca valiye ´Oğlum´ demek biraz ağır gelir bana´´ diye cevap vermiş.
  • Öğrenciye Hitabe
         Ey haylaz öğrenci! Birinci vazifen,bütün birlerini kurtarmak,bütün öğretmenlere yalakalık yapmaktır.
         Sınıfta kalmamanın yegane temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. Sınıfta seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dişi yada erkek, inekler çıkacaktır. Bir gün sınıfta kalacağım diye endişelenirsen, sınıfta kalmamak için bütün kopya çeşitlerini deneyeceksin. Bu kopyalar arkadaşlarının kağıtları yada senin ufak yazıtların olabilir. Kopya vermeyen yada ispiyoncu arkadaşlar, bu dünyada emsali görülmemiş bir işkenceye mahrum kalabilirler. Cebren ve hile ile tımarhaneye benzeyen sınıfın, bütün köşeleri zapt edilmiş, bütün hocalar başında dikilmiş ve bütün inekler sınıf dışarı edilmiş olabilir. Bütün bu eziklikler içinde bile, bütün hocalar çok psikopat bulunabilirler. Hatta bu manyaklar egolarını tatmin etmek için birbirinden kazık sorular sormuş olabilirler.
         Ey kopyacının evladı!.. İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen,sınav kağıdını doldurmaktır.Muhtaç olduğun bilgi, cebindeki küçük kopyada mevcuttur!
    Temel Hakkındaki Derin Sorular
    Temel yere bir daire çizip bu dairenin içinde horon tepmeye baslamis.
    Niçin?
    Kendi çapinda eglenmek için.


    Temel sigarasini bir metre uzunlugundaki agizliga takip içiyormus.
    Niçin?
    Doktoru sigaradan uzak durmasini söyledigi için.


    Temel her gece yatmadan önce ayaklarina böcek ilaci sikiyormus.
    Niçin?
    Ayaklarinda karincalanma oldugu için .


    Temel esinin yas gününde ne almis?
    Kurulanmasi için bir havlu.


    Temel hamile karisinin çok su içmesine izin vermiyormus. Niçin?
    Bebek yüzme bilmiyordur diye...


    Temel her yemekten sonra cebine bir kasik koyuyormus. Niçin?
    Doktoru yemeklerden sonra bir kasik almasini söyledigi için...


    Temel hasmina tehtid mektuplari yazarken eldiven giymis. Neden?
    El yazisi taninmasin diye.


    Milyarder Temel´in çocuklari, derslerini villalarinin bahçesinde yapiyorlarmis. Niçin?
    Temel´e "zengin adamsin, çocuklarini disarida okut " dedikleri için ...


    Temel dolmakalemiyle mektup yazarken birden çok hizli yazmaya baslamis
    > Neden?
    > Dolma kalemin mürekkebi bitmek üzereymis .


    Temel doktorunun muayenehanesine kocaman bir fiçi ile gitmis. Niçin?
    > Doktoru alti ay sonra idrarinla birlikte gel demis.


    > Temel saçini islatmadan sampuanliyormus. Niçin?
    > Sampuanin etiketinde "kuru saçlar içindir" diye yazdigi için.


    > Atletizim sampiyonasina katilan Temel, doping yapmasina ragmen sonuncu olmus
    > Neden?
    > Doping yaptigi anlasilmasin diye.


    > Temel yeni satin aldigi arabasini kullanirken kahkahalarla gülüyormus.
    > Niçin?
    > Dostlari güle güle kullan demis.


    Temel yeni aldigi ayakkabisini bir hafta giymemis Neden?
    Satici bir hafta kadar ayaginizi sikabilir dedigi için.


    Temel araba kullanirken sik sik cebinden küçük bir kagit cikarip okuduktan sonra tekrar cebine koyuyormus. Ne mi yaziyormus bu kagitta?
    Gaz pedali sagda, fren solda .
     
    Zavallı İnternet Servis Sağlayıcılar
    - Siyah ekran çıktı efendim...
    - Yazın kullanıci adınızı.
    - Yazdım.
    - Parolanızı da girin.
    - Tamam.
    - Garip karakterler akmaya başladığında klavyeden F7´ye basın.
    - Elimle mi?
    - Eee, siz bilirsiniz.

    - Ben bir IMac kullanıcısıyım.
    - Buyrun hanımefendi, sorun neydi?
    - Benim CD sürücümden içeri sinek girdi.
    - Anlayamadım efendim.
    - IMac´ime sinek kaçti.
    - Peki ben telefondan ne yapabilirim sizce?
    - Ama görüyorum, yürüyor içerde.
    - Böcek ilacı falan sıkın isterseniz...
    - Bir şey olmaz mı?
    - Bilmem, aslında biz IMac´e destek vermiyoruz pek, PC olsaydı yardımcı olabilirdim.

    - Benim büyük bir sorunum var, siz acaba eve hizmet veriyor musunuz?
    - Eeoo, hayır? Burdan yardımcı olmaya çalısayım...
    - Ben internete girmeye çalışınca bilgisayardan acayip sesler geliyor.
    - Ne yaptığınızda geliyor o sesler?
    - Bağlan diyorum, telefon sesi geliyor, sonra da cıyaklıyor.
    - O modem sesidir efendim, o ses sizin modeminiz ve Türk.net modemi arasında bir bağlantı kurulduğu... (Sözümü keser)
    - Yok yok, bozuk bu, siz iptal etmiyim diye öyle diyorsunuz... Benim hesabımı siler misiniz?
    - Fakat bu bir sorun değildir, bu herkesin bilgis... (Yine sözümü keser)
    - Ne yani, herkesin bilgisayarı gazi olan bebek gibi viyaklıyor mu, kimi kandırıyorsunuz Allah aşkına... Dolandırıcılar...

    - Efendim sizin modemler bana küfrediyor.
    - Anlayamadım efendim.
    - Bunda anlayamayacak ne var, resmen küfrediyorlar işte.
    - Emin misiniz?
    - Buyrun dinleyin (telefonu çevirme sesi, çalan telefon sesi, peşinden ana avrat küfür).
    - Ee siz hangi numarayı aramıştınız bir kontrol edelim.
    - 0... - 344 26 16.
    - Bu sizin numaranız mı?
    - Hayır, aradığım numara.
    - Beyefendi, o bizim numaramız değil bir ev numarası.
    - Ben 10 gündür bu numaradan bağlanmaya çalışıyorum ama...
    - O zaman doğaldır küfretmesi.

    - Benim sayfalarım gelmiyor.
    - Şu an yurtdışı çıkışımızı sağlayan uydudan kaynaklanan bir sorun var efendim.
    - Bir ilgileniverseydiniz siz.
    - Şey, uydu uzayda efendim.
    - Haa, tamam o zaman.


    - Benim kredi kartımdan para çekilmiş.
    - Aylık hesap mıydi?
    - Evet.
    - O zaman her ay başında para çekilir efendim.
    - Hani sınırsızdı lan bu...

    - iyi akşamlar, bilmem ne net.
    - iyi akşamlar birader, ben tam olarak 26 dakika 36 saniyedir internete bağlıyım ve haalaaaa hiçbir şey gelmiyor, daha ne kadar beklemem lazım acaba? (sinirli bir ton)
    - Gelmiyor derken sayfalar mı açılmıyor beyfendi?
    - Hayır kardeşim, hiçbir şey olmuyor. İşte bak 27 dakika 53 saniye oldu, hâlâ yok.
    - Internet explorer´i açtınız mı beyfendi?
    - Nasıl yani?
    - Himm beyfendi, Internet´e girdikten sonra Internet explorer ya da Netscape programını çalıştırarak web sayfalarını gezmeye başlamanız lazım.
    - Alala, Internet´e girince kendi bağlamıyor yani.

    - Sanırım makinam kilitlendi.
    - Şimdi söyle yapalım, ctrl-alt-delete.
    - Hepsine aynı anda mı?
    - Evet.
    - Ama parmaklarım yetmiyor?
    - Bakın önce ctrl´ye sol elinizin baş parmağıyla, sonra sağ elinizin baş parmağıyla alt-gr´ye, sonra da sağ elin işaret parmağıyla delete tuşuna basıyorsunuz.
    - Ctrl´ye bastım, alt tuşuna da şimdi.
    - Delete´e basıcaksınız.
    - Ctrl´den elimi çekeyim mi?
    - Hayır efendim.
    - Peki alt-gr´den?
    - Hayır efendim dedim ya, hepsine aynı anda basıyo olmanız gerekiyor.
    - Daha kolay bir yolu yok mu?
    - Var efendim, makinada reset yazan yere basın.
    - Nerede o?
    - İsterseniz ctrl alt delete´i deneyelim, basmanız gerek, sadece bir tuş kaldı.
    - Tamam fişini çektim.
    - Peki...
    - İyi aksamlar.
    - İyisi falan kalmadı beyfendi! Sinirden köpürüyorum, derhal iptal edin hesabımı!

    - Buyrun, problem nedir hanımefendi?
    - Bakın, birkaç gündür sizden aldığım paketle Internet´e giriyorum, bu arada arkadaşlarım sürekli telefonumun meşgul olduğundan şikâyet ediyorlar, önceleri anlayamadım, sonra saatlere bakınca, ne zaman sizin hesabınızı kullansam telefonumun meşgul olduğunu anladım!!!
    - Bu çok doğal hanımefendi, çünkü modeminiz telefonunuzu kullanıyor bağlantıyı sağlayabilmek için, bizimle bir ilgisi yok bunun, bütün bağlantılarda aynı şey olur, hatta olması gereken de budur.
    - Yok kardeşim yok, siz benim Internet´te olmamdan faydalanıp telefon hattımı kullanıyosunuz.
    - Öyle bir şey teknik olarak mümkün değil zaten hanımefendi, lütf...
    - İptal edin dedim, sorun çıkarmadan iptal edin, ben de bu işi büyütmeden kapatıyım, yoksa kötü olacak sizin için.
    - Hanımefendi siz bilirsiniz, fakat..
    TCK Espirileri...
  • "Hırsız: Kaynak arayışı içinde olan girişimci vatandaş
  • Hortumcu: Hortumun emiş özelliğini parasal alana uygulayan buluş adamı
  • Rüşvetçi: ´Benim memurum işini bilir´ felsefesinin masum müridi
  • Sahtekar: Bir şeyin aynısını yapma derdindeki insan
  • Kalpazan: Merkez Bankası fahri çalışanı
  • Tecavüzcü: Güzellikler karşısında çaresiz kalan yiğit
  • Holigan: Döner bıçakla gezen spor düşkünü
  • Kaçakçı: Var oluşunu sınırlar ötesinde arayan macera tutkunu gezgin
  • Kapkaççı: Kadınların çantasında ne olduğunu çok merak eden macera tutkunu kişilik
  • Uyuşturucu satıcısı: Mutluluk peşindeki insanları hatır için madde bağımlısı yapan dost
  • Kadın satıcısı: Dostlarını birbiriyle tanıştırıp yüzdesini alan güzel huylu insan
  • Kiralık katil: Para ile kişiliğini satmayan mütevazi yaratık
  • Yankesici: Cebimizdekilere ilgi ve tutkuyla yandan yaklaşan muzip
  • Dolandırıcı: Saf vatandaşlara şaka yapan komik ruhlu masum
  • Mafya: Yasaların olmadığı bir toplumda işlerin daha kolay yürüdüğünü ispata yönelik özel kuruluş
  • Sömürücü: İşçiye iş verip para vermeyen güzel müteşebbis".
  • Yılın Telesekreter Mesajı
    Konumuz California´daki Pacific Palisades adlı okul.. Burada okuyan çocukların velileri, bütün okulu ve öğretmenleri dava ediyor, çünkü bütün dönem boyunca 15 ile 30 gün arasında devamsızlık yaptıkları halde çocuklarının derslerden kalmalarını kabul etmiyorlar.. Velilerin neredeyse tehdide varan itirazlarıyla baş edemeyen okul yönetimi, en sonunda telesekreter mesajını aşağıdaki şekilde değiştiriyor, ve "YILIN TELESEKRETER MESAJI" ödülünü kazanıyor.

    "Merhaba! Pacific Palisades´e hoşgeldiniz. Bu bir otomatik mesajdır. Lütfen seçenekleri tek tek dinleyerek istediğiniz departmanla ilgili tuşa basınız.

  • Çocuğunuzun neden devamsızlık yaptığı konusunda yalan söylemek için 1´e
  • Çocuğunuzun neden ödevlerini yapmadığı konusunda yalan söylemek için 2´ye
  • Bizim hangi konularda işe yaramadığımızı belirtmek için 3´e
  • Evinize gönderilen ve alıcı imzanız üzerinde olduğu halde almadığınızı iddia ettiğiniz uyarı mektupları için 4´e
  • Müdür ve diğer yetkililere küfür etmek için 5´e
  • Çocuğunuzu her sabah en az 10 dakika bekleyen okul otobüsü hakkındaki şikayetleriniz için 6´ya
  • Süper kabiliyetli mükemmel çocuğunuzun beceriksiz öğretmeninden yakınmak için 7´ye
  • Bıraksanız bütün okulu yiyecek çocuğunuzun yetersiz bulduğu okul menüsünden şikayet etmek için 8´e basınız
  • Çocuğunuzun gerçek bir dünyada yasadığının farkındaysanız ve sorumluluk almayı öğrenmesini istiyorsanız, bunun için de ona verilen ödevleri zamanında ve tam olarak yapmasının çok önemli olduğuna inanıyorsanız, ayrıca eğitimin ilk önce ailede başladığının bilincindeyseniz, artık telefonu kapatabilirsiniz.. iyi günler dileğiyle.
  • Komik Anı : Kaç Oğlum Kaç ...

     

     

    Öğlen saatleri.
    Trafikteyim.
    Kırmızı ışıkta dururken yandaki kalabalığı fark ediyorum.
    Bir polis otosu ve kalabalığın ortasında bir genç elini kolunu sallayarak konuşuyor. Kulak kesilip durumu kavramaya çalışıyorum.
    Çocuk yayalara kırmızı yanarken karşıdan karşıya geçmiş, tabii bunu gören polis ceza yazıyor.
    Çocuk, "Herkes geçiyordu ben de geçtim" gibilerinden kendini savunuyor.
    Polis umursamaz bir tavırla ekip arabasına giderken...
    Yaşlı bir teyze çocuğa bağırıyor :

    "Kaç oğlum kaç! G.tünde plakan mı var?!"

    (www.itiraf.com 'dan alıntıdır)
     
     
      BUGÜN 1 ziyaretçiGELMİŞ
    Sitetistik
     
     
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol