komik eğlenceli şaşırtıcı ilginç esrarengiz gizemli duygulu aktiviteler programlar ve daha birçoğu burada
  ŞİİRSEL
 


Aşk ve Yaşamdan Her Şey]

 
RÜYALARDAN ÇIKIVERSEN
 
RÜYALARDAN ÇIKIVERSEN 

 

Söze hasret sakiyorken, beni bülbül sanirim,

Çiçegimsin açiyorken, seni bir gül sanirim,

Hayalinden göremezken, göze bir tül sanirim,

Uzagimdan gelebilsen, gecelerden çalarim,



Saza ses ver, tele nagmen, notalardan gelenim,

Saçinin her teli oksar, yüregimden sevenim,

Degerinden soru olmaz, ezelimden bilenim,

Rüyalardan çikiversen, hayalinden dalarim,



Sana etmem, adinin hiç sonu olmaz dudagim,

Seni söyler, seni görmez ise bahçem batagim,

Yola baksan göreceksin, disa hiç yok sapagim,

Bana bir iz bulabilsen, kosaraktan gelirim.


Hz. MUHAMMED DÜNYAYA GELDİĞİ GECE
 

Nasıl bir mübârek geceydi yâ Rab
Muhammed dünyaya geldiği gece
Felekler oynayıp, cihân güldü hep
Annesi sevinip güldüğü gece

Göklerde nice bin kapı açıldı
Âlemler üstüne rahmet saçıldı
Nûrdan Muhammed’e donlar biçildi
Dünya sürûr ile dolduğu gece

Gökten yere indi cümle melekler
Zemine baş eğdi bir bir felekler
Anda kabul oldu her bir dilekler
Duâya elini açtığı gece

Kovuldu göklerden, çıkamaz Şeytan
Halâs oldu insan zulmünden insan
Bir avuç toprakla kör oldu düşman
Tenhâ çöl yoluna daldığı gece

Ben hâmile iken, dedi annesi:
Karnımdan duyardım Hak tevhit sesi
Gördüm benYemen’i, Hind’i, Faris’i
Muhammed memesin aldığı gece

Kisrâ’nın eyvânı yıkıldı gitti
Hem semâve gölü kurudu bitti
Mecûsî âteşi söndü kül tuttu
Zâlimlere korku saldığı gece

Göklerde okundu büyük bir ezân
Muhammed doğduğun eyledi ilân
İşitti anladı her ehl-i lisân
Şark ve garp hayrette kaldığı gece

Nûr ile gölgesi yere düşmedi
Mübârek yüzünden sinek uçmadı
Ak bulut başından batıp aşmadı
Parmağıyla ayı böldüğü gece

Dehşetinden putlar yere döküldü
Mât oldu müşrikler beli büküldü
Taşlar dile geldi, dağlar söküldü
Müşriklere kılıç çaldığı gece

Kırk yaşına geldi, oldu Hak Resûl
Ashâb-ı selâmet ettiler kabûl
Hep acze düştüler erbâb-ı ukûl
Kitabın eline aldığı gece

Aşkının sonuna yetti Muhammed
Kendinden kendine geldi bir davet
Ümmeti diledi, buldu icabet
Mirac namazını kıldığı gece

Muhabbet nûrundan doğdu Muhammed
Ana ulaştırır yine muhabbet
Kemâlî aşkıdır, âşıka devlet
Kurtulur o aşkı bulduğu gece

DUT AĞACININ HİKAYESİ
 
DUT AĞACI
 
Dut ağacı ve yaprakları bir zamanlar birbirlerine asik iki genc vardi.
Kizin adi Tispe delikanlininki ise Piremus idi.
Bunlar yanyana evlerde otururlardi.
Birlikte büyüdüler ve çocukluklarindan beri birbirlerine karsi ask beslerlerdi.
Fakat aileleri görüsmelerini istemezler, birbirlerine uygun olmadiklarini düsünürlerdi.
Oysa onlar birbirlerini ölesiye seviyorlardi.
İki evin arasinda gizli bir catlak vardi.
Aileleri bunu bilmezler onlarda geceleri burda bulusur o aradan birbirlerine
seslerini duyurur asklarini dile getirirlerdi.

Bir gece ormandaki agacin altinda bulusmaya karar verdiler.
Tispe agaca Piremus dan önce varmisti.
Gittiginde avini yeni yemis, agzindan kanlar akan kocaman bir aslanla karsi karsiya geldi.
Korkarak bi magaraya dogru koşmaya basladi.
Farkında olmadan yolda boynundaki esarpini düşürmüştü.
O sirada Piremus geldi.
Gördükleri karsisinda donup kalmisti.
Kocaman aslan agzinda kanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispe nin esarpini parcaliyordu. .
O an aklina gelen ilk ve tek sey aslanin Tispe yi oldurerek yedigiydi.
Tispesiz yasayamazdi.
Aklindan gecen sadece aski ugruna canina kiymakti.
Belinden hançerini çikardi ve gögsüne sapladi.
Kanlar icinde cansiz bedeni yere dustu.
Tispe ise korkusunu bi kenara atip bir an önce askini gormek icin magaradan cikmaya karar vermisti.
Agacin altina geldiginde o korkunc sahneyle yuzlesti.
Piremus un cansiz vucudu yerdeydi ve elinde Tispenin dusurdugu esarpini tutuyordu.
Ilk once genc kiz olanlar karsisinda
aglamaktan hicbir seyi anlayamamisti.
Ama esarpi ve uzaklasan aslani gorunce anladi.
Bi an magarada dusundugu o korkunc sey basina gelmisti.
Ve onun öldügünü dusunen Piremus aski ugruna canina kiymisti.
Tispe bir an bile dusunnmeden hanceri aldi ve gogsune götürdü..

Onlarin aski ölesiye bir askti ve ölüm bile onlari ayiramazdi.
Eger Piremus aski ugruna ölümü göze aldiysa o da hic cekinmeden canina kiyabilirdi ve hanceri sapladi.
Birden vucudu Piremusun bendeninin ustune yigildi.
O anda tanrilar bu yuce aski ölümsüzlestirmek istediler ve bu çiftin
üstünde duran agaci onlarin aşkına adadilar.
Piremusun kanini bu agacin meyvelerine,
Tispenin gözyaslarini ise agacin yapraklarina verdiler.

O günden beri kara dut agacinin meyvesinin cıkmayan lekesini,(Piremusun kan lekesini),
dut agacinin yapraklari,( Tispenin gözyaslari) temizler..

Bilirmisiniz dut agacinin meyvesinin lekesi cikmaz ama elinize agacin yapragini alir avusturursaniz lekenin gittigine goreceksiniz. .

GÖZLERİN SÖYLEDİ AYRILIĞI
 

Gözlerinde gördüm
Ayrılığı
Sen söylemeden
Dudakların mühürlenmiş
Gibiydi

Beni bırakıp giderken
Gözlerin söyledi
Ayrılığı dudakların
Söyleyemedi

Bu kadar kolayımıydı
Sevip de terk etmek
Sende hiç vicdan yok mu?
Bumuydu sevgin

Dudakların cesur değildi
Gözlerin kadar
Cesur değildi
Elveda demek bu kadar
Zor muydu?

Binbir Umut Sokağı Ve Sen
Dağlar mı ne
Omuzlarımda hoşça kal sedası
Bir yük,
Yüreğimdeki güç /emanet/ gülüşlerim
Amentüsü çalınmış sevdanın
Gömülmemiş ölüye mirasıdır…
Nefes alış verişlerce acıyan.
Perdeleri sıyrılmış oda
Bomboş bir ev
Ümitle beklenen kapı
Ve gelmeyen sevgili
Ardında hoşça kal sedası kara kelam
Ey sevgili
Ayakların ak zambakları eziyor gibi
Gidişin
Adımladıkça uzaklara
Uzaklardan… uzaklara
Yürek suyuyla açmış.
Eflatun gülüşlerinide aldınmı yanına
Somurtmalarını olsun bırakmadınmı
Bin bir umut sokağında
İzindemi kalmadı kaldırımlarda…
Hoşça kal sedası bir ses
Omuzlarımda gül destesi
dağlarmı ne,
yaşanmışlıklarca ihtiyar
gözlerim dalıp gitmiş
birazdan gelecekmişsin gibi…
biliyorum,
yutkunmalarıma takılacak sözlerim
külün nasıl yandığını anlatamayacağım sana
gönlümü savuramayacağım ayaklarına
kaldırımlara söyleyeceğim yine
/dinle!
Sarsılma…
Ses katma şahitliğine,
Hüzne boyama rengini
Allah aşkına
Üstünde yürüyen, incinir/
sonra
aramızda zemheri… demir kapı
üşümeyi unuttum…
bin bir ümit sokağı
teker teker kapanan kepenkler
camına vuran her yağmur damlası
gözlerimde yoğunlaşmış bulutların
feryadı…
dostum diyen bir ses
perdeleri sıyrılmış oda
‘babacandan kiralık’
Gözlüklü bir adam
gitti diyor,gitti…
kavilleşmediydik belki ama
akşam sefalarından kokular süzdüydüm
koynuna taşımaya,
gül dalı bir tarak yaptım
/ellerimle/
saçlarını taramaya…
bin bir umut sokağı
avuçlarım terli,kalbim emanet
gelirsen eğer
söyleyeceğim sana
Kirpiklerimi nereye sakladığımı




 
 
  BUGÜN 149 ziyaretçiGELMİŞ
Sitetistik
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol